SEO Nedir?
‘Search Engine Optimization’ teriminin baş harflerinden oluşan SEO, web sitesinde arama motoru için yapılan iyileştirmeler anlamına gelmektedir. Web siteleri farklı amaçlar için yapılmış olsalar da hepsinin ortak hedefinin kendi içerikleriyle ilgili daha fazla kullanıcıya ulaşmak olduğunu söyleyebiliriz. Bu durumda en basit ifadeyle SEO’yu, web sitelerinin hedefledikleri kitleye ulaşmaları için yapılan iyileştirmeler olarak tanımlayabiliriz.
Eğer arama motorlarını hiç hesaba katmadan web sitemize daha fazla kullanıcı çekeceğini düşündüğümüz iyileştirmeler yaparsak birisinin bunu fark edeceğini garanti edemeyiz. Bu nedenle daha fazla kullanıcıya ulaşmak için arama motorlarından yararlanmamız gerekiyor.
Neden Arama Motorlarına ve Arama Motorlarından Gelecek Trafiğe Odaklanmayız?
Neden arama motorlarına odaklanmamız gerektiğini istatistiklerle anlatayım:
- Online gezinmelerin (surf) %68’i bir arama motoru araması ile başlıyor –(BrightEdge);
- Web sitelerinin trafiğinin %53’ü organik aramalar tarafından yönlendiriliyor –(BrightEdge);
- Organik Google aramaları, organik sosyal medyaya göre web sitelerine 10 kat hata fazla trafik yönlendiriyor;
- Organik arama motoru ile gelen trafik, ücretli trafiğe kıyasla 8 kat daha fazla dönüşüm yaratma gücüne sahip. Yani web sitesi için belirlediğimiz hedefler her ne ise (Satış, Form Doldurma, Linke Tıklama v.b. gibi) arama motoru ile gelen trafiğin diğer trafik kaynaklarına kıyasla bu hedefleri sağlama oranı çok daha yüksek –(Electric).
Yukarıdaki verilerden de anlayabileceğiniz gibi arama motorları web sitenize yalnızca çok sayıda ziyaretçi yönlendirmekle kalmıyor, üstüne sitenizde görmeyi istediğiniz türden nitelikli ziyaretçileri gönderiyor. Elbette bunu yapabilmesi için öncelikle arama motorlarının web sitenizdeki sayfaları uygun sözcükler ve arama terimleri ile eşleştirerek indekslemesi ve bu terimlerle ilgili aramalarda sizin sayfalarınızı sıralamanın üstlerine taşıması gerek.
Arama motorları internet ağını taramak, web sayfalarını bulmak ve indekslemek için sürekli gezinerek bilgi toplayan yazılımlar kullanırlar. ‘Web crawler’ denen bu botlar, internette kendiliğinden tarama yaparak web sayfalarını sınıflayan yazılım parçacıklarıdır. Bu yazılım parçacıkları belli sürelerle web sitelerine uğrar, içerikleri inceler ve sayfaları sınıflandırır. Bu sınıflandırmaya göre bir web sitesi belli bir arama sorgusu için birinci sıraya yükselebilirken benzer içeriğe sahip olan bir başkası aynı sorgu için sıralamaya bile giremez. Sıralamada daha yukarı çıkmak isteyen web sitesi sahipleri bu yazılımların beyninin nasıl çalıştığını anlamaya çalışırlar. Şimdi kısaca arama motorlarına özellikle de Google’a değinmenin tam zamanı. (İsterseniz burada bir mola verip Google’da İlk Sırada Çıkmak yazısına göz atabilirsiniz.)
Arama Motorlarını Anlamak ve Google
SEO ile uğraşan herkes ‘arama motorları’ terimini kullansa da hepimizin bildiği gibi aslında bir tek arama motoru var: Google. Google, çok sayıda arama motoru içinde kullanıcıların tercih ettiği bir tekele dönüşmüş durumda. 2023 yılındaki birkaç farklı istatistiğe baktığımda Google’ın payının %85 – %90 arasında olduğunu gördüm. Google’dan kalan küçük pastayı ise Bing, Baidu (Çin), Yahoo gibi arama motorları paylaşıyor. Demek oluyor ki, eğer Çin dışında bir bölgeyi hedefliyorsanız SEO ile yapmayı planladığınız iyileştirmelerin Google tarafından nasıl karşılanacağını hesap etmeniz gerekiyor. İşin doğrusu bugün SEO’cuların zamanının neredeyse tümünü Google arama motorunun algoritmasını düşünerek yaptıkları iyileştirmelere harcadıklarını söyleyebiliriz.
Google Bizden Ne Bekliyor?
Arama motorları ve elbette Google bizden daha iyi yapılandırılmış, daha anlaşılır, daha hızlı yüklenen, daha dürüst, daha güvenilir, daha iyi içeriklere yer vermemizi bekliyor. İsterseniz bunları maddeler halinde açıklayalım:
SEO’nun Odağı: Özgün İçerik
İyi bir SEO çalışmasının omurgasını sitenin teknik performansı ve içerik haritası oluşturur ancak ona hayat veren, ete kemiğe büründüren şey özgün içeriklerdir. Siz istediğiniz kadar algoritmayı doğru şekilde algılayıp sitenizde uygulayın sadece teknik perfomansınızla ziyaretçinizi sitenizde tutamazsınız. Ziyaretçilerinize sunabileceğiniz en güzel hediye değerli içeriktir. (Site sahipleri veya profesyonel pazarlama yöneticilerinin %55’i daha fazla özgün içerik yayımlamanın SEO’ya en fazla katkı sağlayan öğe olduğunu düşünüyorlar. Bu amacı sağlamak üzere web sitelerinin %73’ü içerik pazarlama için aylık 1.000.-USD’nin üstünde bütçe ayırıyor.)
Özgün içeriği, web sitesi hiyerarşisi içinde en üst sırada düşünmekte yarar var. Daha fazla hız, içeriğiniz daha çabuk yüklenebilsin, daha iyi yapılandırılmış sayfa yapısı içeriğiniz daha doğru sınıflandırılabilsin ve ziyaretçi aradığını daha kolay bulabilsin, daha güvenilir ortam ise ziyaretçiler herhangi bir endişe taşımadan içeriğinize ulaşabilsin diye hesaba katılıyorlar. Yoksa içeriği boş veya başka sayfaların kopyası olan bir web sitesinin sayfaları yarım saniye içinde yüklense bile arama motorlarının ilgisini çekmeyecektir. Ayrıca daha fazla doğal backlink elde etmenin en kolay yolu da özgün bir içeriğe sahip olmaktır.
Bir SEO Yanılgısı: Kendi Beyninin Yerine Arama Motorunun Beynini Koymak
Buraya kadar arama motorlarından gelen trafiğin önemine ve bunu sağlamak için yapabileceklerimize odaklandık ancak bu aşamada bir konuya da değinmek gerekiyor. SEO’cuların yaptığı temel hatalardan birisi arama motorunu tanrılaştırmak ve web sitenizin ruhuna uygun olmasa bile yönergelere göre sayfa hazırlamaktır. İsterseniz daha kolay anlatabilmek için bu tür örnek hataları maddeler halinde sıralayalım:
- Sözü Uzatmak: Aslında birkaç paragraf içinde anlatılabilecek ilgi çekici bir konu, SEO’cunun ‘iyi bir içerik ortalama 1200 sözcük olur’ diye düşünerek içeriği gereksiz biçimde uzatması nedeniyle son derece bıktırıcı bir hal alabilir. Bu durumda ziyaretçinizi yarım dakikada hoşnut bir şekilde uğurlamak yerine üç dakikada ama sıkılmış biçimde yolcu edersiniz. SEO açısından sınıfı geçseniz bile kullanıcı deneyimi açısından sınıfta kalırsınız.
- Çok Terim Kullanarak İçeriği Karmaşık Hale Getirmek: SEO’cu daha çok arama terimi ile daha fazla trafiğe ulaşmak isterken içeriğinizdeki dilin doğallığı bozulabilir. Bu tür durumlarda ziyaretçi çok fazla terimi bir arada içeren ama anlaşılması güç bir metinle karşılaşır ki bu da herhalde bir kullanıcının en son isteyeceği şey olabilir. Böyle durumlarda içeriğinizi bozmak uğruna alacağınız her riskin bir bedel taşıdığını unutmayın. İkincil yararlar için ilk odağınızdan vazgeçmek yanlış bir tutum olacaktır. Bu içeriğinizde birkaç terim ile yetinmek ve başka arama sözcükleri için yeni metinler hazırlamak size daha fazla trafik getirecektir.
- Kullanıcıyı Tıklamaya Zorlamak: Bazı SEO’cular etkileşim sayısını artırmak için ziyaretçilerini sürekli bir yerleri tıklamak zorunda bırakırlar. İçeriğin tamamına bir tıklama ile ulaşmak dururken sürekli Yeni Tıklama / Yeni Yükleme döngüsü içine sokulan ziyaretçi kısa süre içinde sıkılır ancak öğrenmek istediği bilgiye de ulaşamaz. Sayfadan çıksa harcadığı emek ziyan olacak, tıklamaya devam etse daha çok yorulacaktır. Böylesi bir sürecin sonunda ziyaretçi istediği bilgiye ulaşsa bile sitenizden memnun biçimde ayrılmaz. Eğer bunu web sitenizin geneline yayarsanız, adınız bir süre sonra klik avcısı’na çıkar ve bu etiketten de kolayına kurtulamazsınız.
Son olarak SEO çalışması yapmayı düşünenler için bir özet çıkarmak gerekirse; ziyaretçilerin yararına odaklanmış, değerli bir içerik, güzel bir tasarım ve hızlı yanıt veren bir altyapıya sahip güvenilir bir web sitesi yarattığınızda inanın arama motorları bu çabanızı ödüllendirecektir. Bu çabaların karşılığını almanın biraz zaman alacağını ve SEO çalışmalarınızın ancak üç, dört ay sonra meyve vermeye başlayacağını da lütfen unutmayın.